Karaciğer Kanseri Tedavisi
Karaciğer Kanseri
Karnın sağ tarafında, diyaframın altında bulunan karaciğer, insan vücudunun en büyük organıdır. Ayrıca, kendini en çabuk yenileyen organ olma özelliğine de sahiptir. Safra üretme, besinlerin emilimini gerçekleştirme, nişasta depolama, protein oluşturma, kan pıhtılaşmasını düzenleme ve kanı temizleme gibi hayati görevleri bulunmaktadır. Karaciğerde, yağlanma, büyüme, enzim yüksekliği, siroz ve karaciğer kanseri olmak üzere birçok hastalığın oluşma riski bulunmaktadır. Karaciğer kanseri, bu hastalıklar içerisinde en tehlikeli olanıdır. Hastalığın seyrine göre farklı tedavi seçenekleri mevcuttur.
Karaciğer Kanseri Tedavisi
Karaciğer kanseri, ilk başlarda belirti vermeden sinsice ilerleyen bir hastalıktır. Erken teşhis edildiğinde tedavisi nispten daha kolaydır. Ancak, genelde hastalık son evrelerde teşhis edilmekte ve tedavisi zor olmaktadır. Yine de, günümüz teknolojisinde karaciğer kanserinin tüm evrelerinde değişik tedavi seçenekleri mevcuttur.
Karaciğer kanseri, ilerledikçe şişkinlik, kilo kaybı, halsizlik, sarılık, mide bulantısı ve kusma şeklinde kendini göstermektedir. Dört evreden oluşan karaciğer kanserinin, her evresi için farklı tedavi seçenekleri uygulanabilmektedir.
Tedavisi en kolay olan evre, tabi ki ilk evredir. Kanserli tümörün henüz küçük ve karaciğer içerisinde olduğu dönemdir. Bu dönemde genelde, hastalıklı tümörün cerrahi operasyonla alınmasıyla tedavi gerçekleştirilir. İlk evrede teşhis edilen karaciğer kanserinin tedavisi kalıcıdır.
İkinci evrede, karaciğer kanserinin tedavisi hala kolaydır. Tümör büyüyüp çoğalmış olsa da daha yayılım göstermemiştir ve karaciğer içerisindedir. İlk evredeki gibi cerrahi müdahale ile basitçe alınabilir.
Üçüncü evrede kanser, bazı damarlara sıçrasa da, henüz lenf bezlerine yayılmamıştır ve hala tedavi imkanı bulunmaktadır. Bu evrede, operasyona ek olarak kemoterapi desteği de uygulanabilir.
Karaciğer kanseri tedavisinin en zor olduğu evre, hastalığın lenf bezlerine ve diğer organlara yayıldığı dördüncü ve son evredir. Bu evrede, doktorlar açık operasyonu pek düşünmemektedir. Çünkü hastalık iyice yayıldığı için bu evrede açık operasyon oldukça risklidir. Öncelikle, radyoterapi ve kemoterapi gibi tekniklerle, hastalığın yayılması durdurulmaya çalışılır. Radyoterapi, yüksek ısıya sahip ışınlarla, hastalıklı tümörün yakılmasına dayalı bir tedavi şeklidir. Kemoterapi ise, ağızdan veya damardan, yüksek etkiye sahip özel ilaçlarla hastalığın kurutulmaya çalışılmasıdır. Eğer bu tekniklerden olumlu sonuç alınırsa, sonrasında açık operasyon ile tümörler çıkarılabilir. Ancak, bu evrede karaciğer kanserinin tedavisi yapılsa da, sonuç pek olumlu olmamaktadır. Hastanın operasyondan sonra yaşam süresi tıbben beş yıl civarındadır.
Karaciğer kanserinin tedavisi için plan yapılırken, hastalığın evresi göz önünde bulundurulmaktadır. Karaciğerin ne kadarlık kısmının sağlıklı olduğu ve hangi organlara sıçradığı, gereken testlerle belirlendikten sonra, hastanın genel sağlık durumuna göre en uygun tedavi planı yapılır.
Her hastalığın tedavisinde olduğu gibi karaciğer kanserinin tedavisinde de erken teşhis büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, normal vücut düzeninin dışındaki en ufak bir belirti bile önemsenmeli, gereken teşhisin koyulması için gerekli bölümde görevli bir hekime başvurulmalıdır.